Dilek Yarımadası Gezisi (Söke,Aydın)

Bir önceki günün soğuk,yağmurlu,puslu havası hepimizin aklına gezi tekrar ertelenir mi kuşkusu yaratmış olsada sabahın ilk güneş ışıkları içimizi ısıtmıştı bir kere…

Erkenden yola koyularak sabah kahvaltımızı alacağımız mola yerine kısa sürede Yahya Hocamızın gezi hk ilk bilgilendirmeleri ile ulaşıvermiştik..

Kısa süreli kahvaltı molası ve öğle yemeğimiz olacak  tepsiler dolusu böreklerin otobüse nakli ile yola tekrar koyulduk.Yol boyunca güneş tutulmasından sonra İlker Tolunay’ın bilgi bombardımanı tutularak bölge hk oldukça detaylı bilgiler almış olduk.Anlatım sonrası sözlü/yazılı sınav olacağı ve sınavdan kalanların tüm otobüse çay ısmarlayacağı konu olunca herkes pür dikkat dinlemeye geçerek bilgileri hafızalara resmen kazınmış oldular.J

Ayrıca geçen yıldan beri turlarımıza sürekli katılan genç arkadaşlarımızın tarih ve coğrafya derslerinde çalışmadan üst düzey notlar almaya başlamasıda bizleri mutlu eden başka etken oldu doğrusu..J

Yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk ardından soluğu Eski Doğanbey Köyünde aldık.Burada bizi rehberimiz Orman Müh.Nevzat Bey karşıladılar.Öncelikle bir börek ve çay molası,ardından eskiden Okul ve Hastane olarak kullanılan günümüz Müzesinin alt katında Dilekyarımadasını oldukça iyi tanıtan bir  film gösterisi ve sonrasında müzenin üst katının dolaşılması..Milli Parkta yaşayan hayvanların tümü bu üst katta mevcut,cansız bedenleri doldurularak canlı hale getirilmişler sanki..Buradaki hayvanlar doğal yolla veya kaçak olarak avlanıp yakalanan hayvanlardan oluşmakta.

(Soyu günümüzde malesef tükenmiş olan Anadolu Parsı/Leoparı,Oklu Kirpi,Şahin,Atmaca,Yalı Çapkını dahil değişik kuş örnekleri,domuz,yılanlar ve çeşitli sürüngenler bir bütün halinde sergileniyor,dileğen ayrıca burada bulunan dürbün ile nadide kuşları gözlemleyebiliyor.)

Artık Trekking zamanı deyip yola köy içinden başlayarak koyuluyoruz.Eski Doğanbey Köyü terk edilmiş eski bir Rum Köyü,1924 yılı mübadelesi sonucu burada yaşayanlar Yunanistan’a,Yunanistan’dan Selaniğin bir Türk Köyünde yaşayanlar buraya göç etmişler/ettirilmişler.Günümüzde restorasyon çalışmaları hızlı bir tempoda devam etmekte,fakat henüz arzu edilen kalabalığa kavuşamamış bu bölge,koca köyde topu topu toplamda 3 aile ikamet etmekte.Nüfüsun büyük kısmı Yeni Doğanbey Köyüne 80’li yıllarda taşınmışlar.Köyün ünlü çeşmesi,güzel evlerini,Camii,Şapeli ve Meydanını bir çırpıda hayranlıkla dolaşıyoruz,sonrasında rotamız yukarıda bulunan Şorlak Şelalesi..

Hafif tatlı eğilimli dedimiz yolda biraz hesap hatası yapmış olsakta,J yukarıdaki Şorlak Şelalesine  ve  Söke Ovası/Bafa Gölü Manzarasını ancak bu çıkışla ulaşılabiliyor…

Söke Ovasının alüvyon dolma bir alan olduğu ve binlerce yıl önce Bafa’dan B.Menderes Nehri alüvyonları ile kopmuş olduğu bu noktadan oldukça net anlaşılıyor doğrusu..

İlginç olan bir ayrıntıda, bu dönemde Meandalos ( Maiandros) olarak anılan B.Menderes Nehri’nin körfezi doldurması üstüne.Zamanın mahkeme düzeni nehri bizzat suçlu bulup Nehir Tanrısına ceza kesiyorlar.Ceza  hernekadar Tanrılar için toplanmış aidatlardan karşılanmış olsada,alüyvonların Bafa’yı denizden ayrılmasını malesef engelleyememiş..

Yaklaşık 1.5 saatlik müthiş manzaralar,çeşitli bitkiler ve ağaçlar eşliğinde bir çıkışla  artık şelalesindeyiz ve mola zamanı.Kısa sürede eşşiz,doğal manzara ile kalan börekleri karnımıza bir çırpıda indiriveriyoruz,su ihtiyacı ise tabiiki doğal olarak akan şelaleden karşılanıyor.Dönüş  yolumuz bayır aşağı olsa gerek daha kısa zamanda tamamlanıyor ve Müzede soluklanıyoruz.

Artık Narenciye toplama zamanı;Meşhur Fatma Teyze ve Nuran Amcamızın bahçesinde soluğu alıyoruz.Portakal,mandalina ve limon,hepsi  % 100 doğal ve dallarından bizzat elle toplanıyor.

Günbatımına çok az kaldı,teyze ve amcamızla vedalaşıp günün son noktası olan Karinaya doğru yol alıyoruz.

Burası gerçekten Milli Parkta yolun sonu.Jandarma Karakolu en son noktada ve sonrası uçsuz buçaksız deniz..

Öncelikli olarak sahilde oturup eşsiz gün batımını kalıcı olarak fotoğraflıyoruz,sonrası artık keyif zamanı deyip Karina Restaurantta bize ayrılmış kapalı bölüme geçiyoruz.

Özenle hazırlanmış mezeler & balık eşliğinde güzel muhabbetlerle günün yorgunluğunu atıyoruz doğrusu,fakat gece henüz bitmedi.Bugün Nevruz,baharın müjdeleyicisi,ateş üstünden atlanmadan olmaz;Aldığımız özel izinle sahilde ufak bir ateşin eşliğinde Baharın gelişinide bu vesile ile  kutlamış oluyoruz.Artık eve dönüş vakti,otobüsümüze atlayıp Yahya Hoca’mızın anetkotları ile güzel bir yolculuk sonrası vedalaşıyoruz.

Bir sonraki gezi noktasında buluşmak üzere..

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

error: Sitedeki yazılar kopyalanamaz !
Gezerek Yiyelim